Kendimi bildim bileli evimizin duvarında asılı duran, eskidiği hatta camı çatladığı halde sanki kutsalmışcasına asılı olduğu yerden hiç indirilmeyen levhadaki yazıyı hatırlamıştım Doğan hocanın kitabını okuyunca... “Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Mevlana Çok farklı çevrelere girip çıktığımdan çok sayıda hocaya, şeyhe rastlamış; onlarla aynı yerde bulunmuş ama dervişlerin deyimiyle mürşidimi bulamamış, Mevlana’nın bu sözünün yakınına yaklaşabilecek bir söz söyleyebilen bir şeyhe hiç rastlayamamıştım... Tanıdığım hocaların, şeyhlerin hepsi de Allah’ın yolundan ayrılanların sonunu, cennete yada cehenneme hangi yoldan gidileceğini, anlatıyordu kavşakta oturan trafik polisleri gibi; üstelik sorana da anlatıyorlardı sormayana da ve öyle kendinden emin bir hiddetle anlatıyorlardı ki... İçlerinden bir tanesi...
96 ya da 97 yılıydı. Aynı dönemde Üniversite sınavına girdiğim bir arkadaşım (FEM'e gidiyordu) 3 tane çok zor matematik sorusunun denemelerde çıkan sorularla birebir aynı olduğunu, hiç işlem yapmadan yanıtları işaretlediğini söylemişti!.. Şansa bak demiştik o zaman!.. Muhtemelen şans değildi!.. O derece yapamamıştı ama o dönem için oldukça yüksek bir puan almıştı!.. O yıllar FEM Dershanesinin derecelere neredeyse ambargo koyduğu yıllardı!.. Süreç profesyonelce yönetilirse destek alıp derece yapan öğrenciler bile verilen desteğin farkına varamayabilir. Derece yapacak ya da üst düzey puan alabilecek öğrenci sayısı kısıtlıdır. Bazen bir soru bile sizi binlerce adayın önüne geçirir. Zorluk derecesi yüksek üç belirleyici soru derece yapacak adayları belirleyebilir. İşin içyüzünü bilmeyenler "bu çocuklar denemede çözdükleri soruların hepsini nasıl hatırlıyor" diyebilir!.. Vasat öğrenciler için bu haklı bir yargı olabilir. Ama üst düzey başarı kabiliyeti olan öğrenciler kolay so...