Ne varlığa sevinirim, Ne yokluğa yerinirim, Aşkın ile avunurum, Bana seni gerek seni... Bu dörtlüğün açıklamasını Doğan Cüceloğlu kitabında öyle güzel yapmıştı ki; “bizim şeyhlerin, hoca efendilerin Doğan hocadan biraz tasavvuf dersi almaları gerek” diye söylendi... Tanıdığı hocaların hepsi de “emri bil maruf nehyi anil münker” (iyiliği emredip, kötülükten sakındırma) yapın deyip duruyordu. Şimdi düşünüyordu da bunu söylerken Doğan hocanın dediği gibi sonunda hep cennet vadediyordu hocalar. İnsan sevgisinden kaynaklanmıyordu bu istek. Önemli olan bizim cenneti hak edip etmediğimizdi. Oysa tasavvufun insanlara vermesi gereken “ cenneti ben neyleyim, bana seni gerek seni” anlayışı değil miydi!.. *** Son zamanlarda sıklıkla tekrarlanan dalıp gitmelerinden birisini yaşıyordu. Garip ama rahat bir oturuş tarzıyla ayaklarını koltuğun tepesine uzatmış, İrfan’ın yemek yaparken çıkardığı gürültüye aldırmaksı...
abdullahakbay.blogspot.com