Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Totoloji..

"Mantıksal önerme olarak her zaman ve zorunlu olarak doğru olan, dolayısıyla da ilave bir bilgi içermeyen önermelere “totoloji” denir. “Bir doğal sayı ya tektir ya da çift” ifadesi ya da “bugün Pazartesi ise Çarşamba değildir” ifadesi her zaman ve kesinlikle doğrudur. Bir sözün gereksiz, herhangi bir ek bilgi içermeyen şekilde tekrar kullanımına da totoloji denir. Tartışmalarda demagoji yapmak için ya da verecek yanıt bulamayınca, izleyenleri yanıltmak, kafa karışıklığı yaratıp zor bir durumdan kaçmak amacıyla sık kullanılan bir yöntemdir..." İbrahim M. Turhan İktidar bugüne kadar hiçbir yanlışı muhalefete izah etme gereği duymadı. 'İktidar tarafından dillendirilen ne varsa doğrudur' düşüncesi milletin önemli ekseriyeti nezdinde bir totoloji haline gelmişti... İktidar uzun zamandır aklımızla alay ediyor. KOİ projelerinde az buçuk hesap kitap bilen herkes işin ucunun nereye varacağını görmüştü!.. Ama 'cebimizden 5 kr. ç...

Bitcoin, altcoin, vb. kripto paralar üzerine (2)

"Amerika'nın keşfiyle birlikte Avrupa'ya taşınan zengin gümüş kaynakları Avrupa'da büyük bir para bolluğu yaratarak enflasyonun doğmasına yol açtı... İşin ilginç yanı o dönemde enflasyonu yaratan şeyin gümüş miktarındaki ve dolayısıyla basılan madeni para miktarındaki artış olduğunu anlayan çıkmadı."  Mahfi Eğilmez, Dünya Ekonomisi Olan tam olarak şuydu: Piyasada o kadar çok para vardı ki, satıcının gözünde mal ya da hizmeti karşılığında paraya biçtiği değer daha kıymetsiz hale gelmişti!.. Para miktarı sonsuz şekilde çoğalsaydı paranın hiçbir değeri kalmayacaktı… I. Dünya savaşı sonrası Almanya'da yaşanan hiperenflasyon dönemi paranın çok fazla basılmasıyla yaşanacakların en güzel özeti aslında!.. “Bu durum öyle bir hal aldı ki; insanlar el arabaları ile paralar taşımaya başladılar. Paranın maden değeri kendi değerini geçmişti. Düşünün ki elimizdeki 20 liranın kağıt basım maliyeti 30 lira... Buna önlem olarak para tek taraflı basılmaya başlandı ki mü...

Kanal İstanbul

Montrö'den çıkmanın bizim için tek bir şartla anlamlı sonucu olabilir! Öyle bir pozisyon elde etmişsinizdir ki, çok daha iyi şartlarda yeni bir sözleşme imzalayacak potansiyele sahip olmuşsunuzdur!.. Sözleşmeye taraf devletleri davet eder, hele oturun bakalım şu masaya dersiniz!.. Öyle bir hayalimiz olduğu, kendimizi dev aynasında gördüğümüz bir gerçek! Ama mevcut durum trübünlere anlatılan masallar gibi değil malesef!.. Montrö'yle elde ettiğimiz haklardan daha fazlasına sahip olacağımız yeni bir uluslararası konvansiyonun, ne redeyse bütün uluslararası camiayı karşımıza aldığımız m evcut durumda, o luşması mümkün değil!.. İktidar'da bunun farkında aslında ve Montrö'den çıkma niyeti filan da yok!.. Bütün mesele Kanal İstanbul'du kanımca!.. Kanalın yapımına toplumsal meşruiyet elde edilmesi gerekiyordu!.. En kolay, en bilindik yol tercih edildi... Reis kimin damarına basarsa nasıl bir sonuç elde edeceğini iyi biliyor ve siyasette bunu iyi kullanıyor!.. Muhalefet son...

Bu rahatlık nereden geliyor!?..

İktidar ve ortağı sanki bundan sonra hiç seçim olmayacakmış, olsada iktidar artık hiç değişmeyecekmiş gibi rahat takılıyor!.. Haksız-hukuksuz uygulamalar insanların gözüne sokulurcasına hayata geçiriliyor!.. İşaret edilenler hapse atılıyor, müebbetlik mafya üyeleri salıveriliyor, istedikleri kararları almayan mahkeme üyeleri soruşturmaya uğruyor, sürgün yiyor, söz dinleyenler terfi ediyor!.. Bağımsız olması gereken tüm kurumlar vesayet altına alınıyor, söz dinlemeyen kendini kapının önünde buluyor!.. Anayasa mahkemesini kapatmaktan bile bahsedebiliyorlar!.. Çok eleştiren gazeteci ve siyasetçiler tehdit ediliyor, tenhalarda saldırıya uğruyorlar!..  Milyar dolarlık ihaleler belirli firmalara üstelik fahiş fiyatlarla veriliyor! İhaleler adrese teslim yapılıyor!.. Niye böyle yapıyorsunuza cevap bile alınamıyor! Sayıştay denetimleri yapılamıyor, yapılan yanlışlar ancak sonuçlarıyla yüzleşilince ortaya  çıkıyor!.. Millet yoksulluğa sürüklenirken, sabır tavsiye edenler, kendileri lük...