05.12.2001
Tarihi günü gününe bilmemin nedeni o gün çekilmiş olduğumuz resmin üzerinde yer alması... Aşağıdaki yazıyı muhtemelen yukarıdaki tarihten bir kaç gün sonra yazmış olmalıyım...
Bu hafta dernekte gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu’nu misafir ettik. Ali Bayramoğlu’nun verdiği konferanstan ve yapmış olduğumuz sohbetten sonra 28 Şubat” süreciyle ilgili yazmış olduğu kitabı da hayretler içerisinde okudum...
O dönemde yazmış olduğu gazete yazılarından oluşuyor kitap. Yazar bunu böyle yaparsanız sonu şöyle olur diye yazıyor ve sonucun öyle olduğunu biz zaten yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz. O dönemde yazdığı yazılarda ne dediyse aynen çıkmış... Aslında yaptığı şey olaylar arasındaki sebep sonuç ilişkisini doğru kurmak. Ve bir Siyaset Bilimci olarak işini gerçekten iyi yapıyor. Tespitlerinden birkaçı şöyleydi:
“Toplumsal grupların kendi içlerine kapanması demek, gruplar ve bireyler arası ilişkilerde uzlaşılabilir çıkarların devreden çıkması, çok zor inançlarının ve kimlik taleplerinin devreye girmesi demektir. Bugün her kesim, kendi yaşam tarzı ve görüşü çerçevesinde ortak yaşam sahalarını belirleme kavgası vermekte ve kendisine benzemeyeni dışlamaktadır.
Öte yandan devlet, siyasi sorumluluk taşımadan siyasi yetkiye el atan kurum ve kişiler tarafından yönlendirilmeye başlamıştır.
Sorunlarla baş edebilmenin ve krizleri aşabilmenin yolu her şeyden önce soru sormaktan, tartışmaktan, iki farklı cepheyi birbirine kavuşturacak, evrensel ve yerel unsurlar arasında bağ kuracak, devlet yapısını elden geçirerek, iktisadi, kültürel, siyasi tekel sahalarını ortadan kaldıracak bir söylem ve yöntemden geçiyor.
Sorunlarla baş edebilmenin ve krizleri aşabilmenin yolu her şeyden önce soru sormaktan, tartışmaktan, iki farklı cepheyi birbirine kavuşturacak, evrensel ve yerel unsurlar arasında bağ kuracak, devlet yapısını elden geçirerek, iktisadi, kültürel, siyasi tekel sahalarını ortadan kaldıracak bir söylem ve yöntemden geçiyor.
Çağımızda demokrasinin temel taşı olan eşitlik arayışının benzeşmekten çok, farklılığını muhafaza ederek eşitlenmek olduğunu görmek gerekiyor.
Unutmayın, refahımızın ve varlığımızın tek garantisi, bizden farklı olanların refahı ve varlığıdır. Bu ise herkesi kuşatan bir garanti sistemini ifade eder. Bu sistemi kurmak bizim elimizdedir. Yöntem kendimizi değiştirmektir.
Siz farklılıkları bir arada yaşatma iradesine sahip olamazsanız, üreteceğiniz tek şey kendi yaşam biçiminizin totalitarizmi olur, totalitarizm ise yaşam biçiminiz ne olursa olsun, sonun başlangıcı demektir.
Tek umut, demokrasinin ancak farklılıkların bir aradalığı çerçevesinde, yönetebilir bir sistem olduğunu görmemizde. Türkiye eninde sonunda doğruyu bulacaktır. Temennimiz bu yönde... ”
Evet! Siyasetçiler Ali Bayramoğlu'nun bahsettiği noktaya geleceklerdi ama kim bilir nice çekişme kavga ve yıpranmadan sonra...
Bu yazının yazılmasının üzerinden yaklaşık 16-17 yıl geçti. Köprünün altından çok sular aktı belki ama değişmeyen bir şey var: Birbirinden nefret eden kutuplardan birbirine saygı duyan bir topluma evrilmedikçe oradan oraya savrulmaya devam edeceğiz ve maalesef her seçim bir ölüm kalım savaşı olmaya devam edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder