Twitter'da takip ettiğim, ilginç ve
aykırı tespitleri bulunan eski bir solcunun paylaşımı aşağıdaki yazı…
“20'li yaşlarımın ortası. Jilet gibi solcuyum. Bir arkadaşımla
tartışıyoruz. "Sosyalizm iyi bir şey ise Doğu Almanya'dan insanlar ölümü
göze alıp niye Batı Almanya'ya kaçıyor" dedi.
Cevabı yapıştırdım: "Kapitalizmin ışıltılı dünyası çekiyor onları.
Henüz Sosyalist bilinci kavramamış lümpen hepsi. Bir çoğu da
ajandır."
Verdiğim cevaptan mutluyum. Kazanmış olmanın gururuyla gözlerinin içine
bakıyorum.
"Kaçanların arasında sosyalistler de var ve üstelik Batı'da hala
sosyalizmi savunmaya devam ediyorlar" dedi. Onların kaleminden çıkmış bir
kaç yazı okudu bana. Son derece iyi bir Marksizm tahlili üzerinden Sovyet ve
Stalinizm eleştirisiydi. Dönek desen diyemezsin yazı ortada.
Ne kadar kızdığımı ve öfkelendiğimi hatırlıyorum. Öfkeden de öte
damarlarımda dolaşan adrenalin ile beslenmiş bir nefret.
Yıllar sonra anladım bu nefretin nedenini. Gerçeği söylüyordu bana… Ama bu
gerçek uğruna canımı vereceğim ezberleri bozuyordu.
Bunu kabul etsem bütün yıllarım boşa gitmiş gibi olurdu. O yüzden bu kadar
öfkelenmiştim.
Ve yine o yüzden gerçeği duyunca hakarete başlayan insanları anlıyorum. O
çaresizliği bir ömrün boşa geçtiğini bilmenin yarattığı tahribatı biliyorum...”
Sanırım yazıda bahsedilene benzer hemen
hemen hepimizin uğruna canımızı vereceğimiz ezberlerimiz var,
doğruluğundan kesinkes emin olduğumuz! Bazıları kutsal kitaplara dayanan!
Doğruluğundan kesinkes emin olduğu
değişmez gerçeklerine aykırı şeyler söylediği için birbirinden nefret eden bir
sürü cemaat, hizip, parti vb. çeşitli örgütler biliyorum! Hatta aynı kutsal
kitaba inanıp en fazla nefreti birbirine karşı besleyen kimseler de biliyorum!
Oysa o değişmez doğruları olan
insanlar birbirleriyle bireysel olarak konuştuklarında hangi görüş, mezhep, hizip, ya da partiden
olursa olsun çok iyi anlaşabiliyorlar! Birbirlerinin ne kadar iyi niyetli olduklarını, herkesin
iyiliğini isteyen kimseler olduklarını görebiliyorlar. Ama parti, hizip ya da
cemaatleri adına konuşmaya başladıklarında kimse kimseye tahammül edemiyor…
Neden acaba!?
Ve aynı kutsal kitaba inananların bile değişmez gerçekleri birbirini tutmuyorsa, tek değişmez gerçeğin kendimizinki olduğundan nasıl emin olabiliriz!?
Yorumlar
Yorum Gönder