Yerli otomobil prototip tanıtım organizasyonu sonrası ortaya çıkan "tasarımın bize ait olup olmaması" ayrı bir tartışma konusu ama ben tasarımı beğenmeyen kimseye rastlamadım.
Elektrikli otomotiv piyasasının yeni yeni şekilleniyor oluşu bizim için büyük bir avantaj ama bu kadar pahalı bir yatırımın adımları doğru atılmazsa bu avantaj maliyeti yüksek bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Yerli otomobille ilgili güzel hayallerimiz ama genelde önyargılarımız, benim ise endişelerim var!
***
Yerli araba tartışmasında hiç gündeme gelmeyen ama bence en önemli konu marka yaratmak. Öyle ki, bana sorarsanız araba yapmak kolay (hele ki elektrikli otomobil üretmek çok daha kolay) zor olan marka yaratmak!
Bizim bile kardeşimle kafa kafaya verip ikinci el bir arabayı hobi olarak elektrikli otomobile dönüştürme projemiz var. Bazı firmalar dönüşüm kitleri hazırlamış. Biraz temel bilgi ve beceri sahibi olan, eli yatkın kimseler bu işi kendileri yapıyor. İnternette örnekleri var.
Geçtiğimiz yıllarda bir çok üniversitemiz elektrikli, güneş enerjili vb. prototipler üretip görücüye çıkardılar. İçlerinde oldukça başarılı olup desteklenmeyi hak edenler de vardı. Umarım o projelerde yer alan gençlerden bazıları yerli otomobil projesinde yer alır.
Marka yaratmak neden önemli!
Bilindiği üzere tekstilde ülkemiz önemli bir mesafe katetti. Dünyanın ünlü bir çok giyim markası üretimlerinin önemli bir kısmını ülkemizde yapıyor. Aynı zamanda merdivenaltı tabir edilen imalatçılar, aynı malzeme ve işçilik kalitesiyle o kaliteli ürünlerin çakmasını ama kalite olarak birebir aynısını yaparak çok daha uygun bir fiyata piyasaya sunabiliyor.
Geçenlerde kardeşim sosyete pazarı diye tabir edilen bir pazardan 500 TL verip mont aldı! Ben "pazarda 500 liraya mont mu olur!? Ben avm'de bile monta o kadar para vermem" dedim! Montun etiketini gösterdi bana! Mağazada o mont 2225 liraymış! Birebir etiketine kadar aynısını yapmışlar! "Yarın işyerinde 500 liraya aldım desem kimse inanmaz" dedi. İş arkadaşları mağazadan 2-3 bin liralar verip alıyormuş o ürünleri!? Marka olmak biraz da böyle bir şey!
Şahsen ben yerli otomobil firmasının kaliteyi uygun fiyata sunmasını tercih ederim ama dünya devleriyle rekabet edebilmek için markalaşmaktan başka alternatif yok. Çünkü merdivenaltı firmaların ömrü üç bilemediniz beş gün sürer.
Bosch firması dünyada bilinen pek çok büyük otomobil firmasına parça üretiyor. Hatta aynı parça farklı birçok markanın modellerinde kullanılıyor. Hepsi aynı Bosch fabrikasında üretildiği halde birine A firmasının adı diğerine B firmasının adı basılıp üretici firmaya gönderiliyor. Aynı ürünü yedek parça olarak satın almak istediğinizde bazen A firmasınınkini bulamadığınızda satıcı B firmasınınkini önerip "ayni parça bu, sadece üzerindeki isim farklı" dediğinde kimse inanmıyor. Hatta satıcı "aynı fabrikada üretiliyor ama bu daha ucuz" dediğinde yok ben orijinal olsun istiyorum diye ısrar ederseniz aynı parçayı A marka satış fiyatından, daha pahalıya da alabiliyorsunuz! Çünkü aynı fabrikada aynı şekilde üretildiği halde marka değeri yüksek olan A firması yedek parçayı da yüksek fiyattan satıyor...
Ülkemiz maalesef markalaşma konusunda kötü bir performans gösteriyor. Prototipin tanıtım günü "Yerlioto" hashtagi twitterda (dünya genelinde) saatlerce en üst sırada yer aldı. Hashtagi görenlerin çoğu muhtemelen ne olduğunu anlamadı. Oysa marka ismi belirlenmiş olsa ve marka ismi ve resmiyle zirveye yerleşmiş olsa şu an dünyaca bilinen bir markamız olacaktı. Bunun öngörülememiş olması büyük kayıp.
Yerli arabanın marka lansmanında, dünyaca bilinen en önemli markalarımızdan birisi olan Nusret'in tuzlama hareketini araba üzerinde yapması umarım ihmal edilmez! Markalaşmak aynı zamanda bilinirlik demektir, gerekirse kaporta üzerinde et bile doğranabilir.
Prototipin tanıtımında "bataryasını sıfırdan geliştirdiğimiz yerli teknolojisi var. 30 dk. da şarj oluyor" şeklinde bir cümle sarfedildi. Bu gerçekleşirse araba yapmaya bile gerek yok. Tüm dünyaya pil satar köşeyi döneriz...
Elektrikli otomotiv piyasasının yeni yeni şekilleniyor oluşu bizim için büyük bir avantaj ama bu kadar pahalı bir yatırımın adımları doğru atılmazsa bu avantaj maliyeti yüksek bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Yerli otomobille ilgili güzel hayallerimiz ama genelde önyargılarımız, benim ise endişelerim var!
***
Yerli araba tartışmasında hiç gündeme gelmeyen ama bence en önemli konu marka yaratmak. Öyle ki, bana sorarsanız araba yapmak kolay (hele ki elektrikli otomobil üretmek çok daha kolay) zor olan marka yaratmak!
Bizim bile kardeşimle kafa kafaya verip ikinci el bir arabayı hobi olarak elektrikli otomobile dönüştürme projemiz var. Bazı firmalar dönüşüm kitleri hazırlamış. Biraz temel bilgi ve beceri sahibi olan, eli yatkın kimseler bu işi kendileri yapıyor. İnternette örnekleri var.
Geçtiğimiz yıllarda bir çok üniversitemiz elektrikli, güneş enerjili vb. prototipler üretip görücüye çıkardılar. İçlerinde oldukça başarılı olup desteklenmeyi hak edenler de vardı. Umarım o projelerde yer alan gençlerden bazıları yerli otomobil projesinde yer alır.
Marka yaratmak neden önemli!
Bilindiği üzere tekstilde ülkemiz önemli bir mesafe katetti. Dünyanın ünlü bir çok giyim markası üretimlerinin önemli bir kısmını ülkemizde yapıyor. Aynı zamanda merdivenaltı tabir edilen imalatçılar, aynı malzeme ve işçilik kalitesiyle o kaliteli ürünlerin çakmasını ama kalite olarak birebir aynısını yaparak çok daha uygun bir fiyata piyasaya sunabiliyor.
Geçenlerde kardeşim sosyete pazarı diye tabir edilen bir pazardan 500 TL verip mont aldı! Ben "pazarda 500 liraya mont mu olur!? Ben avm'de bile monta o kadar para vermem" dedim! Montun etiketini gösterdi bana! Mağazada o mont 2225 liraymış! Birebir etiketine kadar aynısını yapmışlar! "Yarın işyerinde 500 liraya aldım desem kimse inanmaz" dedi. İş arkadaşları mağazadan 2-3 bin liralar verip alıyormuş o ürünleri!? Marka olmak biraz da böyle bir şey!
Şahsen ben yerli otomobil firmasının kaliteyi uygun fiyata sunmasını tercih ederim ama dünya devleriyle rekabet edebilmek için markalaşmaktan başka alternatif yok. Çünkü merdivenaltı firmaların ömrü üç bilemediniz beş gün sürer.
Bosch firması dünyada bilinen pek çok büyük otomobil firmasına parça üretiyor. Hatta aynı parça farklı birçok markanın modellerinde kullanılıyor. Hepsi aynı Bosch fabrikasında üretildiği halde birine A firmasının adı diğerine B firmasının adı basılıp üretici firmaya gönderiliyor. Aynı ürünü yedek parça olarak satın almak istediğinizde bazen A firmasınınkini bulamadığınızda satıcı B firmasınınkini önerip "ayni parça bu, sadece üzerindeki isim farklı" dediğinde kimse inanmıyor. Hatta satıcı "aynı fabrikada üretiliyor ama bu daha ucuz" dediğinde yok ben orijinal olsun istiyorum diye ısrar ederseniz aynı parçayı A marka satış fiyatından, daha pahalıya da alabiliyorsunuz! Çünkü aynı fabrikada aynı şekilde üretildiği halde marka değeri yüksek olan A firması yedek parçayı da yüksek fiyattan satıyor...
Yerli arabanın marka lansmanında, dünyaca bilinen en önemli markalarımızdan birisi olan Nusret'in tuzlama hareketini araba üzerinde yapması umarım ihmal edilmez! Markalaşmak aynı zamanda bilinirlik demektir, gerekirse kaporta üzerinde et bile doğranabilir.
Araba yapmak kolay ama uygun maliyet ve fiyat avantajıyla piyasaya girmek zor. Dünya devleri üretimlerini daha ucuza mal edebilmek için ucuz işgücü ülkelerine göç ediyorlar. Biz ucuz işgücü noktasında avantajlı başlıyoruz ama işin içine devleti karıştırırsanız işler her an değişebilir. Yerli otomobilimizin devletin öncülüğünde yapılıyor olması beni fena halde endişelendiriyor!
Ülkemizde nitelikli iş çıkaran, araba yapma potansiyeli olan yeteneklerimiz fazlasıyla var ama bizim sorunumuz adam kayırma, torpil ve yolsuzluğun devletin karıştığı işlerde önkabul halini alması. "Şu bizim bi yeğen var, otomobille ilgili bişey okudu, ona uygun bir iş var mıdır!?" tarzı yönlendirmelerle çok güzel projeler vasıfsızların insafına terk edildi. İhalelerdeki kayırmalar nedeniyle 3 kuruşluk işler 5 kuruşa ve hatta çok daha fazlasına yapıldı... Dünyanın en büyük hava yolu olma yolunda ilerleyen THY'nin iş şirazesinden kayınca ne hale düştüğü malum! Aynı şey otomobil fabrikasında da olursa, biz o fabrikayı yapmasına yaparız da astarı yüzünden pahalıya gelir diye bir endişem var! Koca fabrikayı yapıp denizi geçeriz de, 50 milyon dolar için Katar'a satıp çayda boğuluruz diye bir endişem de yok değil!
Ülkemizde nitelikli iş çıkaran, araba yapma potansiyeli olan yeteneklerimiz fazlasıyla var ama bizim sorunumuz adam kayırma, torpil ve yolsuzluğun devletin karıştığı işlerde önkabul halini alması. "Şu bizim bi yeğen var, otomobille ilgili bişey okudu, ona uygun bir iş var mıdır!?" tarzı yönlendirmelerle çok güzel projeler vasıfsızların insafına terk edildi. İhalelerdeki kayırmalar nedeniyle 3 kuruşluk işler 5 kuruşa ve hatta çok daha fazlasına yapıldı... Dünyanın en büyük hava yolu olma yolunda ilerleyen THY'nin iş şirazesinden kayınca ne hale düştüğü malum! Aynı şey otomobil fabrikasında da olursa, biz o fabrikayı yapmasına yaparız da astarı yüzünden pahalıya gelir diye bir endişem var! Koca fabrikayı yapıp denizi geçeriz de, 50 milyon dolar için Katar'a satıp çayda boğuluruz diye bir endişem de yok değil!
Prototipin tanıtımında "bataryasını sıfırdan geliştirdiğimiz yerli teknolojisi var. 30 dk. da şarj oluyor" şeklinde bir cümle sarfedildi. Bu gerçekleşirse araba yapmaya bile gerek yok. Tüm dünyaya pil satar köşeyi döneriz...
Mehmet Gürcan Karakaş otomotiv alanında çalışmalar yapmış bir mühendis ve dünyada birçok otomotiv markasına parça üreten Bosch firmasında üst düzey yöneticilik yapmış birisi olarak liyakat açısından fazlasıyla yeterli. Ama bizim devlet büyüklerimizin böyle büyük ve önemli bir projede onun yolunu açıp gerisine karışmamaları ne kadar olası, orası biraz soru işareti!
Yorumlar
Yorum Gönder