Ana içeriğe atla

Bu İşin Şakası Yok!

Koronavirüs korkusu nedeniyle bir telaş içindeyiz...

"İçinde bulunduğumuz hengamede herkes işin hastalık boyutunu düşünüyor ama böyle giderse ekonomik ve sosyal boyutunun yanında etkisi çok cılız kalacak..." diye twit atmıştım, ülkemizde ilk vakaların görüldüğü günlerde...

Okulların kapanması, hayatın yavaşlaması, ücretsiz izinlerin konuşulmaya başlamasıyla işin ekonomik yönü yavaş yavaş gündeme gelmeye başladı...

Herkes kendisine göre önlem paketleri açıklıyor! Ama açıklanan paketlerin çoğu, "aman bu işin zararı bana uğramasın" türünden! (Bu arada hükümet de bir paket açıkladı ama paketin iler tutar yanı yok! 20 bin öğretmen ataması yapıldı, oysa öğretmenler evde yatıyor. En düşük emekli maaşı 1500 oldu, kriz olmasa da büyük sıkıntıydı bu zaten. Ev satın almada peşinat yüzdesi düşürüldü. Bu yapılmasa da mütahitlerimizin yangında en önce kurtarılacaklar listesinde olduğunu biliyorduk zaten. Vergi, sgk ötelemesi, kredi limitlerinin yükseltilmesi de çok anlam ifade etmiyor, çünkü şirketlerin çoğu zaten borç içinde yüzüyor. Borçların ötelenmesi çok anlam ifade etmiyor. Diğer bazı önlemler var ki sonrası başka krizlere gebe.

Fransa kriz için 300 milyar euro kaynak ayırmış. Bazı ekonomistler örnek alınmalı derken bizim kenarda öyle bir paramız olmadığını nedense kimse aklına getirmiyor.

Zaten hükümet 100 milyar TL lik paket açıkladı! Ama bizim öyle de bir paramız yok! Kefen parası denilen ihtiyat akçesini bile yemiş durumdayız. İşsizlik fonu kullanılsın diyen var! Ama onun varlığı da şüpheli...

Durumun vahametini ortaya koyduktan sonra kendi reçetemi sunmak istiyorum...

Bu krizi kimsenin zararsız atlatma ihtimali yok! Herkese kaldırabileceği kadar yük yüklenirse minimum zararla atlatırız! Başka türlü hepimiz için sonuç felaket olur!
Belki bizim 300 milyar euro'muz yok ama krizi minimum zararla atlatmak için şunu yapabiliriz: 20 Mart 20 Temmuz arasında vergi, sgk, kredi borcu, maaş, kira dahil bütün para hareketlerini (çalışmayan, ekonomik faaliyetini sürdüremeyen birey ve şirketler için) durdurabiliriz! Böylece firmalar batmaz, çalışanlar işsiz kalmaz, devlet dahil herkesin geliri kesilmiş olsa da giderler minimuma düştüğü için zarar da minimuma düşmüş olur. Hayat olabildiğince yavaşlamış virüs yayılımının da önüne geçilmiş olur.

Devlet bu dört ay boyunca maaş ödemez (çalışmayıp ücretsiz izne ayrılan memurlar için), sgk, vergi tahakkuk etmez, özel sektör ürettiğini satamadığı durumlarda şalter indirir.

Firmalar iş yapmasa da maaş, kira, kredi borcu ödemeyeceği için batmaz. Mülk sahipleri kira almasa da kredi borçları da durduğu için zarar minimum olur...
Çalışanlar ücretsiz izne çıkmış olur, kredi, kira vb. borçlar durduğu için yaşamsal ihtiyaçları dışında gideri olmaz...

Devlet bir tek temel ihtiyacını karşılayamayanlar için destek sunar. Diğer giderleri durduğu için devlet için de bu büyük bir yük olmaz! Bu işte herkes az çok zarar edecektir ama bu yapılmayıp firmalar batarsa altından kimse kalkamaz!..

Bu işe en fazla ücretsiz izne ayrılan memurlar karşı çıkacaktır muhtemelen. Ama şu da bir gerçek ki iş güvencesi açısından en avantajlı kesim olarak giderlerinin de dondurulmuş olması karşılığında 4 ay için bu işe rıza göstermeliler (özel sektörde oluyorsa memurlar için de olmalı) yoksa ilerde batan şirketlerin ortaya çıkaracağı yükün bir sonucu olarak devlet maaş ödemekte zorlanacak, dolayısıyla muhtemelen para basarak maaş ödeme yoluna gidecektir. Dört aylık bir fedakarlık yapmamanın sonucu alım gücünün yarı yarıya düşmesine neden olur. Yüksek enflasyon günlerine geri döneriz...
Bedel ödemeden bu krizi atlatma imkanımız olmadığı gibi bedeli ben ödemeyeyim, başkası ödesin demenin bedeli daha büyük olur...

Yorumlar

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar