Ana içeriğe atla

Strateji Oyunu

Yirmi sene kadar önce, uzay savaşı strateji oyunu oynamıştım.

Evrende boş bir gezegene yerleşiyor, maden çıkarıp fabrikalar kuruyor, saldırı ve savunma araçları, kargo ve savaş gemileri inşa ederek işe başlıyordunuz.

Belli bir güce ulaştıktan sonra çevredeki gezegenlere saldırıp, kaynaklarını sömürme süreci başlıyor!..

Ne kadar çok savaş yapıp galip gelirseniz, o kadar büyük bir güç oluyorsunuz... Ta ki sizden daha güçlü birisi tepenize çökene kadar!.. Aslında günümüz dünyası zihniyetinden çok farklı değil!.. Ama ben farklı bir strateji geliştirmiştim. Oyun boyunca kimseye saldırmadım. Saldırı değil savunma amaçlı silah üretimine ağırlık verdim. Stratejimin başka ayrıntıları da vardı ama uzun uzun anlatmaya gerek yok, zaten detayları çok hatırlamıyorum...

Birileri evrende benim varlığımdan haberdar olana kadar oldukça güçlü bir savunma sistemi kurmuştum. Nihayetinde, beklediğim gibi, kaynaklarıma çökmek isteyen kuvvetli bir düşmanın saldırısına uğradım. Rakiplerim saldırı gücüme bakıp beni kolay bir av olarak görüyordu. Ama hücuma geçtiklerinde beklemedikleri bir savunma gücüyle karşılaşıp kaçınılmaz ve ağır bir yenilgiye uğruyorlardı. Savaş esnasında çok büyük bir ganimet ortaya çıkıyor, kazanan ganimeti topluyordu.. 

Savaşın kazananı hep ben olduğum için, savaştan artan ganimetle gücüme güç katıyordum. Bu şekilde, çok uzun olmayan bir zaman diliminde, evrenin hakim güçleri arasında kendime yer bulmuştum.

Sistemi çok güzel kurmuştum. Tek bir sorun vardı. Her an teyakkuz halinde olmak gerekiyordu. Savaşın hemen ardından ganimeti siz toplayamazsanız başkası topluyordu.

Benim takip edemediğim bir zaman diliminde, evrenin üçüncü büyük gücü tarafından saldırıya uğramış ve her zamanki gibi büyük savunma gücüm sayesinde saldıran taraf boyunun ölçüsünü almıştı. Eğer ganimeti toplayabilsem evrenin en büyük gücü haline geliyordum. Ama oyunu takip edemediğim için, savaşı ben kazandığım halde, ortaya çıkan büyük ganimeti başkaları toplamıştı.

O saatten sonra benim için oyun anlamını yitirmişti. Artık geliştirmem gereken bir strateji kalmamıştı. Ne yapabileceğimi ve ne yapmam gerektiğini artık biliyordum.

Stratejimi günümüz dünyasına uyarlamak gerekirse, sistem çok basit aslında! Tek yapmanız gereken, saldırılara karşı güçlü bir savunma sistemi kurup saldırganı saldırdığına pişman etmek.

Umarım Rusya saldırdığına pişman olur. Ve bundan sonra kim saldırganlık eğilimi gösterirse aynı pişmanlığı yaşar... Önemli olan, saldırganlara karşı dünyanın geri kalanının birlik olması!.. Saldırgan kim olursa olsun!..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar