AKP'nin 2002 yılı seçim zaferine giden yoldaki en önemli başarısı, manşetlerle çarpışa çarpışa, gömlek değiştirdiğine ve yeni bir parti olduğuna milleti ikna edebilmesi ve dibe vurmuş bir ekonomiden çıkış için güçlü bir alternatif imajı ortaya koyabilmesiydi. Muhalefetin bu seçimde başaramadığı şey buydu. Liderler nezdinde sağlanan birliktelik partiler düzeyinde yoktu. CHP'nin helalleşme söylemine zarar veren, geçmişe ve şimdiye dayalı çok fazla handikapı vardı.
AKP de çok farklı eğilimleri bir araya getiren bir partiydi. Ama tek çatı altında, ortak hedef doğrultusunda, bir sinerji yaratmayı başarabilmişlerdi. Meral Akşener AKP'nin kuruluşunda da masadan kalkmış ama bu istim üzerindeki harekete zarar vermemişti. Liderler bazında sürecin işleyişiyle ilgili verilen intiba olumlu olsada parti tabanlarında tam bir karşılığı yoktu. Akşener'in masadan kalkıp tekrar oturması hem kendi partisine hem de ittifaka zarar verdi. Zaten pamuk ipliğine bağlı güven unsuru ötekileştirme politikası ile birlikte zeminde zafiyet algısına yol açtı.
Olması gereken 2002 AKP'si gibi keskin uçların törpülendiği, olabildiğince geniş bir açılım sunan, yeni bir parti olarak yola çıkmaktı belkide!.. Beklentilerdeki çeşitlilik, farklı eğilimleri farklı partiler olarak bir araya getirmede sıkıntı yarattı!.. Yaratılamayan sinerji ve mevcut handikaplara rağmen yakalanan potansiyel, manşetlerin yerini alan yandaş kanalların propagandasına yenik düştü!..
Çözüm, kırmızı çizgilerin geride bırakıldığı, en geniş kapsayıcılık potansiyeline sahip, "herkes gömleğini çıkarıp gelsin" diye tanımlanabilecek yeni bir hareket ortaya koymak!..
Yoksa kırmızı çizgilerimizden bir adım öteye geçemeyeceğiz. Kimse de bizim kırmızı çizgilerimizden içeriye bir adım atmayacak!..
Fırsattan istifade, atı alan Üsküdar'ı yine geçecek!..
Yorumlar
Yorum Gönder